پایگاه اطلاع رسانی آیت الله ابراهیم امینی قدس سره

Edeb

Edeb


Her anne ve baba edepli çocukları olsun ister. İyi ve edepli çocuklar anne ve babanın yüz akı ve iftihar vesilesidir. Biriyle karşılaştıkları zaman selam veren, ayrılamak gitmek istediklerinde Allah'a ısmarladık diyen, el verip hal-hatır soran, tatlı tatlı konuşan, büyüklerine saygı gösteren, onlar geldiğinde ayağa kalkan, takvalı,

bilgili ve iyi insanlara saygıda bulunan bir toplantıda oturduklarında edepli oturan ve şımarmayan, laubali davranmayan kendilerine hediye verdiklerinde teşekkür eden, diğerlerinin sözünü kesmeyen, yemek yeme adabına riayet eden, yemeğe başladıklarında "Bismillah" diyen, lokmalarını küçük alan, yumuşak ve güzel çiğneyen kendi önlerindeki tabaktan yiyen,

tıka başa yemiyen, yemek yerken yere dökmeyen, ellerini ve elbiselerini batırmayan, temiz ve pâk olan, kimseye iftirada bulunmayan, diğerlerinin hakkına riayet eden, güzel oturup güzel kalkan ve güzel yörüyen, söz dinleyen, kimseyle alay etmeyen, bir şey söylendiğinde yapan ve ... çocuklar.

Böyle çocuklar edebli çocuklardır. Sadece anne ve babası tarafından sevilmekle kalmayıp diğerleri tarafından da sevilirler. Edepsiz çocuklar ise tam tersine hiç kimse tarafından sevilmez ve dışlanırlar.

Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyor: "Edep insanın kemalidir."(229)

Emir-el Mü'minin (a.s) yine şöyle buyuruyor: "Edep insan için güzel elbise menzilesindedir."(230)

Hz. Ali (a.s) yine: "İnsanların güzel edebe, altın ve gümüşten daha çok ihtiyaçları vardır" buyuruyor. (231)

Hz. Ali (a.s) aynı şekilde: "Hiç bir süs edep kadar güzel değildir" buyuruyor. (232)

Bir yerde de şöyle buyuruyor: "Babanın, çocuğu için bıraktığı en iyi miras onu güzel edeble yetiştirmesidir."(233)

Hz. Ali (a.s) yine buyuruyor ki: "Edepsiz olan kimsenin ayıpları çok olur."(234)

Hz. İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: "Çovuğuna yedi yıl oyun oynamasına müsade et ve yedi yıl ona yaşam edebini öğret."(235)

Resulullah (s.a.a) buyuruyor ki: "Çocuğun, babası üzerinde üç hakkı vardır: Birincisi, ona güzel bir isim seçmek; ikincisi, onu edepli yetiştirmek; üçüncüsü, ona iyi bir eş seçmek."(236)

Her anne ve baba, edepli çocukları olmasını arzu eder; ama, bu arzu hiçbir zaman kendiliğinden ve çaba gösterilmeksizin gerçekleşmez. Öğüt ve nasihatta bulunmak iyiyi ve kötüyü anlatmakla da çoğu zaman çocuk istenilen ahlak ve edepte terbiye edilmez.

Bu hedefe kavuşmanın en iyi yolu onlara güzel olgu ve örnek bulmaktır. Anne ve edeple babanın kendileri güzel ahlak ve edeplenmeli, böylelikle amelleriyle onlara ders vermelidirler.

Hz. Ali (a.s) buyuruyor ki: "En güzel edep kendinden başlamandır."(237)

Hz. Ali (a.s) yine şöyle buyuruyor: "Önder önce kendini eğitmeli, sonra diğerlerini. Önce kendi edebiyle örnek olmalı, sonra öğüt ve nasihatla."(238)

Çocuk sırf bir taklitçidir. Taklit içgüdüsü çok değerli ve güçlü bir içgüdüdür. Çocuk anne ve babasının ve diğer haşır-neşir olduğu diğer kişilerin davranışlarını taklid eder. Evet, taklit terbiye etkenlerinden biridir, ama taklid içgüdüsü ondan çok daha güçlü ve kalıcıdır, özellikle çocukluk dönemindedir.

Çocuklarını güzel bir şekilde terbiye etmeye ilgi ve özen gösteren anne ve babalar önce kendi davranışlarını düzeltmelidirler. Anne ve baba güzel ahlak ve edebe sahip olmalıdır.

Kendi aralarında çocuklarına ve diğer insanlara karşı edepli olmalı ve yaşama adabına bağlı kalmalıdırlar. Bu, çocukların onlardan yaşam dersi almaları için gereklidir.

Anne ve baba birbirlerine karşı edepli olurlarsa ev ortamında yaşam adab ve geleneklerine dikkat ederlerse, çocuklara karşı edepli olsalar, diğer insanlarla git gelleri ve onlara karşı davranışları edepli olursa, böyle bir ailenin çocukları doğal olarak edepli yetişir, anne ve babanın davranışlarını görür, ondan ders alırlar.

Bu konuda öğüt ve nasihata ihtiyaç yoktur. Anne ve babanın, "bak biz nasıl davranıyorsak sen de öyle davran." demeleri gerekmez, taklid etmeleri için amelin kendisi yeterlidir.

Güzel ahlak ve edebe sahip olmayan anne ve babalar, yüzlerce defa öğüt vermiş ve nasihat etmiş olsalar dahi çocuklarının edepli olmalarını beklememelidirler..

Birbirlerine karşı edepsiz ve küstah olan, çocuklarına karşı kötü davranan bir anne ve baba, çocuklarının edepli olmasını nasıl bekliyebilir?!

Böyle bir ailenin çocukları genelde anne ve babaları gibi veya onlardan daha edepsiz olurlar. Öğüt, nasihat ve iyi şeyleri talkin etmek genelde böyle durumlarda faydasız olur.

Çocuklar, "eğer anne ve babamızın dedikleri doğru olsaydı önce kendileri amel ederlerdi; demek ki bizi kandırmak istiyorlar" şeklinde düşünürler. Saygı, selam,

teşekkür ve Allahısmarladık mefhumları bulunmayan bir ailede çocukların anneye babaya ve diğer insanlara karşı edepli olmaları, edep kurallarını gözetmeleri beklenebilir mi? Edepsiz ve küstah bir ailede genelde edepsiz ve küstah çocuklar yetişir.

Telkin faydaszı değildir, ama söylenilen şey söylüyen kimsede bulunduğu zaman tam ve gerçek faydasını gösterir. Güzel edep ve ahlaka sahip olan anne ve babalar, güzel edepleri çocuklarına telkin edebilirler.

Ama bu, güzel dille ve edep kurallarını gözeterek olmalıdır; şiddet, küstahlık ve edepsizlikle değil. Bazı anne ve babaların kötü huyları vardır. Çocuklarından edep dışı bir hareket gördüklerinde diğerlerinin karşısında onlara kızarlar veya kötü kelimelerle onları azarlar, örneğin derler ki: Edepsiz çocuk, niye selam vermedin,

niye vedalaşmadın, dilin yok mu senin? Edepsiz, ahmak çocuk. Diğerlerinin yanında niye ayaklarını uzatıyorsun misafirlikte niye şımarıp boğuştun? Hayvan herif! Niye birileri konuşurken söze karışıyorsun? ve...

Edepsizlikle kimse terbiye edilemiyeceği halde bu cahil ve şuursuz anne ve babalar, bu şekilde çocuklarını terbiye edebileceklerini sanırlar. Eğer çocuklardan edep dışı bir hareket görülürse çocuk uyarılmalıdır, ama edepsizce diğerlerinin huzurunda değil. Güzel dille ve yalnız olduğu bir yerde uyarılmalıdır.

Çocuğu terslemek özellikle diğerlerinin huzurunda ve çirkin kelimelerle azarlamanın kendisi edepsizlik değil midir? Çocuğa önceden, misafirliğe gittiğimizde içeri girince selam ver, demelisiniz.

İçeri girdiğinizde kendiniz selam verin ki çocuk da selam versin; yavaşça ona, selam ver diyebilirsiniz. Eğer yine de selam vermezse, dışarı çıktığınızda, edepli çocuk selam verir,

sen niye selam vermedin? Bundan sonra dikkat et bir yere gittiğinde selam vermeyi unutma, söyleyin. Eğer anne ve baba ara-sıra çocuğa selam verseler bu şekilde ona edep vermiş olurlar.

Resulullah (s.a.a) çocuklara selam verir ve şöyle buyururdu: "Ben, çocuklara selam vermek adet haline gelsin diye onlara selam veriyorum."

Çocuklar tecrübeyle anne ve babasının misafirlikte ve diğerlerinin huzurunda ona kızmadığını ve terslemediğine anlarlar. Onun için, misafirlik toplantılarını yaramazlık ve gürültü yapmak için en uygun yer olduğunu düşünür ve oralarda yaramazlık yaparlar. Anne ve babanın böyle yerlerde yapacağı en uygun şey içeriye girmeden önce çocukları şöyle uyarmaktır:

"İçeriye girdiğimizde edepli ve uslu uslu oturun, her zaman sizi misafirliğe götürmemi istiyorsanız yaramazlık yapmayın. Eğer yaramazlık yaparsanız kötü çocuklar olursunuz, diğerleri sizi sevmez.

Biz de sizi misafirliğe götürmeyiz." İçeriye girildiğinde en iyisi çocukları kedi yanına oturtmak ve onlara göz kulak olmaktır. Eğer yaramazlık yapmaya yetenirlerse onları yavaşça uyarın.

Bütün bunlara rağmen yaramazlık ve gürültü yapmaya devam ederlerse başka bir misafirlikte onları beraberinizde götürmeyin ve onlara, daha önceki misafirlikte yaramazlık ve edepsizlik yaptıkları için yanınızda götürmediğinizi hatırlatın. Ama her durumda, çocuğu diğerlerinin huzurunda tahkir etmek, terslemek ve azarlamaktan kaçınmalıdır.