پایگاه اطلاع رسانی آیت الله ابراهیم امینی قدس سره

Cömert Yetiştirmek

Cömert Yetiştirmek


Cömertlik ve eli açıklık, iyi sıfatlardan ve beğenilmiş ahlakî özelliklerden biridir. Cömert bir kimse mal ve servet toplamak için çaba harcar, ancak mala gönül bağlamaz.

Malı ister, ama harcama ve diğerlerine vermek için ister, toplamak ve biriktirmek için değil. Hem kendisi ve ailesi refah içinde yaşar, hem de hayır işlerde bulunur, öksüzlere, kimsesiz zavallılara yardım eder. Böyle bir kimse malından yararlanır ve iyi istifade eder.

Fakat, cimri bir kimse, malı biriktirmek ve saklamak için ister, harcamak için değil. Ne kendisi ve ailesi istifade eder ve ne de onları hayır işlerde harcamak ve diğerlerine vermek gelir içinden.

Böyle bir kimse iyi bir ambarcıdır; malları kullanmadan ve zayi etmeden mirasçıları için saklar. İslam dini cimriliği kınamış, cömertliği ise övmüştür. Örneğin:

Resulullah -saa- şöyle buyurmaktadır: “Cömertlik imandandır ve iman da cennettedir.”(186)

Yine şöyle buyurur: “Cömertlik, cennette dalları yere ulaşan bir ağaçtır. Her kim onun dallarından birini tutarsa o dal onu cennete sokar.”(187)

Başka bir yerde de şöyle rivayet edilmiştir: “Cennet cömertlerin evidir.”(188)

Resul-i Ekrem -saa- buyuruyor ki: “Allah cömerttir ve cömertliği sever.”(189)

Yine Resulullah -saa- buyurmuştur ki: “Cimrilik cehennem ateşinde yetişen bir ağaçtır ve cimriler cehenneme gidecektir.”(190)

Bir yerde de şöyle buyurmaktadır: “Mümine, cimri ve korkak olması yakışmaz”(191)

Cömertlik ve eli açıklık kalpleri insanlara meyilli kılar ve muhabbetleri cezbeder. İnsanlar cümert kimseyi sever, ona saygı gösterir, överler. İnsan cömretlik ve eli açıklıkla gönülleri elde edip onlara saltanat kurabilir.

Resulullah -saa- buyuruyor ki:


“Cömert insan, Allah’a ve cennet insanarına yakındır, cehennem ateşinden ise uzaktır. Cimri kimse ise hem Allah’tan ve hem de cennet ehlinden uzaktır. Ama cehennem ateşine yakındır.”(192)

Cimri insan, malına lazım gelen hakları vermez, bu açıdan da cehennem azabına düçar olur. Cömertlik, insanın dünya ve ahiretini bayındırlaştırır, cimrilik ise insanın dünya ve ahiretini viran eder.

Cömertlik ve eli açıklık, diğer insanî sıfatlar gibi fıtrî olmasına rağmen yine de onu yetiştirmek bir yere kadar anne-babanın elindedir. Her çocuk özel bir yaratılışa sahiptir,

bazılarının tabiatı cömertlik ve eli açıklığa daha fazla hazırdır, bazılarının tabiatının da cimriliğe daha fazla hazırlığı var; ama buna rağmen anne-babanın terbiyesinin de çok önemli etkilerinin olduğu kesindir.

Anne ve babalar bilinçli olurlarsa cimriliğe sebep olan etkenleri engelleyebilir, cömertlik ve eli açıklık fidanını çocuklarının içlerin yetiştirebilirler.

Bu hususta abbe-babanın davranışı her şeyden daha etkilidir. Anne ve baba çocukları için bir örnektirler. Çocukları onların ahlak ve davranışlarını örnek alırlar.

Anne ve baba cömert ve eli açık olursa, hayır işlere katılırsa, çocukları da anne ve babalarının hareketlerini görüp onu taklid ederler ve bu, yavaş yavaş normal bir şey haline geliverir.

Aksine, eğer anne-baba cimri olursa çocukları da genelde onları örnek alır ve cimriliğe alışkanlık kazanırlar. Ahlak ve terbiyede alışkanlık çok önemli bir etkendir.

Hz. Ali -as- bu hususta şöyle buyurur: “Kendini cömertliğe alıştır ve her ahlakın en iyisini seç; çünkü iyilik alışkanlık haline gelir.”(193)

Yine Hz. Ali -as- buyuruyor ki: “Cömertlik alışkanlıkların en üstünüdür.”(194)

İmam Seccad’dan -as- şöyle rivayet edilmektedir: “Sizin en üstününüz ailesi bolluk ve rahatlık içinde olandır.”(195)

İmam Rıza -as- şöyle buyurmaktadır: “İnsan, ölmesini arzulamamaları için ailesine karşı eli açık olması daha iyidir.”(196)

İmam Sadık’tan -as- da şöyle nakledilir: “İnsanın günahkâr olşunda ailesini harçlıksız bırakması yeter.”(197)

Anne ve baba çocuklarını cömert ve eli açık yetiştirmek için aşağıdaki yöntemlerden de yararlanabilirler:

1- Çocuklarınıza, kendilerine ait olan şeylerden bir miktarını anne-babasına veya kardeşine vermesini önerin. Daha sonra, yavaş yavaş buna alışkanlık kazanmaları için onları övün, medhedin, teşvik edin ve onlara teşekkür edin.

Ancak, bu hareket başlangıçta çocuklara biraz zor gelebilir. Dolayısıyla, bu yönteme ara-sıra ve çok az başvurmak, çocukları bu işe zorlamamak gerekir. Bu alışkanlığın aksi etkisi olmamalıdır ve çocukları isyan ve tuğyana zorlamamalıdır.

2- Bazen çocuklara, diğer çocukların da onların oyuncaklarıyla oynamalarına müsade etmelerini önerin. Yemek ve meyvelerini arkadaşlarıyla birlikte yemelerini tavsiye edin. Bu davranışları karşısında onları övün.

3- Bazen, cep harçlıklarından bir miktarını öksüzlere vemelerini veya hayır işlerde kullanmalarını önerin. Bu hareket devamlı olursa etkisi daha fazla olur.

4- Çocuklarınıza, arkadaşlarını eve davet etmelerini ve onları ağırlamalarını önerin.

5- Her gün onlara bir miktar para vererek zavallılara vemelerini veya diğer hayır işlerde kullamalarını isteyin.

6- Yoksulların sorunlarını ve çektiği zorlukları çocuklarınıza anlatın, mümkünse onları hastanelere, öksüzler yuvasına, çocuk yuvasına, yoksulların evlerine götürerek onların karşısında yoksullara yardım edin.

Tedricen bunlara alışkanlık kazanmaları ve daimi bir ahlak haline gelmesi için bu gibi hareketlerle çocukların duygularını tahrik ederek cömertlik ve eli açıklık fidanını onların içine yetiştirebilirsiniz.

Ancak, bu yöntemlerin bütün çocuklarda yüzde yüz başarılı olacağını, bütün çocukları cömert ve eli açık edeceğini iddia etmiyoruz. Sizin de böyle bir beklentiniz olmamalıdır. Çünkü her insanın, anne babasından veya dedelerinden miras olarak aldığı özel bir istidadı ve ahlakı vardır.

Ancak, anne va babanın eğitimlerinin çocukların üzerinde etkisiz olmadığı, onların üzerinde az-çok etki bıraktığı, çok iyi bir sonucu olmasa bile sonuçsuz olmadığı da inkar edilemez.

...Mektubunda şöyle yazıyor: Yaylakda, çeşitli meyvaları olan bir bahçemiz vardı. Annem-babam ve büyükannem her gün köyün yoksullarına bir miktar meyva gönderiyordu. Hizmetçimiz olmasına rağmen bu işi genelde benim üzerime yüklüyorlardı.

Altı-yedi yaşında bu işe alışkanlık kazandım, o köyde iki kör vardı. Onlara çok acıyordum, her gün evlerine gittiğimde ellerinden tutuyor, bahçeye çıkarıyor ve tekrar odalarına götürüyordum.

Onlar için çeşmeden su dolduruyor, odalarına bırakıyordum. Onlar da bana dua ediyorlardı. Anne-babama söylediğimde onlar da memnun oluyorlardı ve babam şu şiiri okuyordu:

Allah’a şükret, hayra muvaffak oldun

Nimet ve fazlından yararlanır oldun.

Annem, “Körler gerçek yoksullardır” diyordu. Devamlı beni hayır işlere teşvik ediyorlardı. Cep harçlıklarımı topluyor ve fakirlere veriyordum. Yavaş yavaş bu işlere alışkanlık kazandım. Şimdi bir sosyal yardım ekibinde çalışıyorum ve dört ailenin sorumluluğunu taşıyorum.

Benim hareketlerim çocuğumda da iyi bir etki bıraktı. Bir ara her gün kendisine bir miktar para vermemi istedi. Ne kadar para istediğini ve parayı ne yapacağını sorduğumda “Her gün birazcık verirsen biriktirmek istiyorum dedi”.

Ben de her gün bir miktar para verdim ve paralarını boş yere harcama dedim. Bir kaç gün sonra cüzdanını getirdi ve biriktirdiği bir miktar parayı göstererek “izin verirse bu paraları okul yolu üzerindeki yoksul köre vermek istiyorum” dedi. Bu konu beni çok sevindirdi ve elimde olmaksızı onu öptüm.